Nerelerde Geziyoruz?




1   Caracas'tan Ciudad Bolivar'a, Angel Falls'a ucuz tur bulmak için gitmemiz.

591 km     9 saat

2   Ciudad Bolivar'dan, Canaima'ya 5 kişilik bir uçakla uçuşumuz.

346 km     3 saat      (gidiş dönüş)

3   Canaima'dan Angel Falls'a, kanoyla geçişimiz.

90 km     10 saat      (gidiş dönüş)

4   Ciudad Bolivar'dan San Félix'e, Orinocco Deltası'na gitmek için yaptığımız otobüs yolculuğu.

107 km     3 saat

5   San Félix'te Miguel ve ailesiyle kalmaya karar verip Las Claritas'a, Canaima Park'ına tersten otomobille geçişimiz.

410 km     6 saat

  Las Claritas'tan La Gran Sabana'ya- şelaleler bölgesine ilk defa çadır kurmak üzere gidişimiz.

180 km     10 saat      (gidiş dönüş)

7   Los Roques'e gitme kararı alınıp, Las Claritas'tan Caracas'a dönüş.

815 km     17 saat

8   Los Roques'e gitmek için marinada otostop çektiğimiz yatın kalkmasına 3 gün olunca zaman geçirmek için gittiğimiz Puerto de Colombia'daki La Playa Grande

584 km    10 saat       (gidiş dönüş)

(Sahilin dibi olan Maracay'a gitmek 3 saat, Maracay ile okyanusu ayıran 1830 metre yüksekliğindeki dağı Arda'nın hayatında gördüğü en iyi şoförle ve en modifiye otobüsle full müzikle aşmak 2 saat, evet yolculuğun unutulmazlarından olacağı kesin!)

9a   Caracas'tan Los Roques'e Venezuela'da bir GSM markası olan DIGıTEL'in sahibinin yatıyla gidiş. 

142,66 km     9 saat (yolun son yarım saatlik kısmı, sürekli rom içen kaptanımız o güzelim teknenin altını kayaya çarpınca 3 saat sürdü)

9b   Okyanusta, karadan 150 km açıkta bulunan ve bir tek fotoğrafını görenin dahi gitmek istediği, 300 adacıktan oluşan Los Roques'ten Caracas'a,muhtemelen Kolombiya mafyasının yatıyla dönüşümüz. Tekne, dünyanın en iyi teknelerinin, katamaranlarının geldiği Los Roques'te dahi ünlüydü. 1200'lük iki adet motorla sürat teknesi gibi uçaraktan dönüş.

142,66 km     3 saat

Not: Bizi ilk kabul eden yük gemisiyle gitseydik normal şartlarda 18 saat sürecekti.

10   Caracas'tan, artık yavaştan Venezuela'dan ayrılmak üzere Mérida'ya geçiş. Full uykuyla geçen başarılı bir yolculuk. Öyle ki yolculuğun neden uzadığını öğrenemeden apar topar indik. İlk defa tam anlamıyla And Dağları'na merhaba!

682 km     12 saat

11   Mérida'dan And dağlarının bir parçası olan göllerle çevrili Gavidia'ya kamp yapmak icin gidişimiz

136 km     9 saat      (gidiş dönüş)

12   Sınır geçmek üzere, Mérida'dan, sınır kenti San Cristobal'e ordan da San Antonio'ya, gece 3'de bomboş terminalden kalkan garip ufak, o saatte dahi müziği bas bas veren, dimdik koltuklu otobüs yolculuğumuz. Bu arada müziği bilen bilir, Reggaeton. Yerimize oturduğumuzda, yüzümüze yüzümüze buz gibi havasını üfleyen klimanın deliğini şalla tıkamak zorunda kaldık, kapanmıyordu.

735 km     6 saat  

13  San Antonio'dan Kolombiya'nın sınır kasabası Cucuta'ya geçmeye çalışırken sınırda Kolombiya'da yaşayan bir türkle tanışmamız, ve bize yardım etmek için cevirdiği hatta parasını  bile ödediği taksi ile sınırı geçişimiz

57 km     1 saat     

14   Normalde 6 saat sürmesi gereken Cucuta Bucaramanga yolunu, Kolombiyadaki ağır yağmurlardan çöken yollar yüzünden 3 günde gidişimiz

350 km     72 saat      

15  Artık sahile gidelim diye Bucaramanga'dan Santa Marta'ya gitmek üzere bindiğimiz otobüs yarım saat sonra bozulunca, ve bütün gece boyunca bize yeni otobüs getirmedikleri için geceyi yol kenarında geçirmemiz ve sonrasında sabaha karşı gelen yeni otobüsün zaten dolu olmasından dolayı yarısından çoğunu otobüsün koridorunda uzanarak geçirdiğimiz 

534 km     26 saat      (gidiş dönüş)

16   Santa Marta'ya 1 saat uzaklıkta yağmur ormanlarının ortasında tek başına kulübesinde 25 yıldır yaşayan Carlos'un yanına, nasıl bir yere gittiğimizi pek de bilmeden gidişimiz

108 km     4 saat      (gidiş dönüş)

17   Santa Marta'da uzun bir süre kalsak mı diye bir kararsızlık yaşadıktan sonra daha çok güzel yerler göreceğimize karar verip apar topar Cartagena'ya gitmemiz

232 km     5 saat     

18 Otobüsten daha ucuza gelen Cartagena - Bogota yolculuğumuz

710 km     2 saat     

19   Yılbaşını Cali'deki arkadaşlarımızla beraber geçirmek için 30 Aralık gecesi Bogota terminaline gidişimiz, hayatımızda gördüğümüz en karışık en düzensiz terminalde sonunda sabah 02:00'ye terminalden değil ama dışarıda illegal çalışan otobüslerden yer bulup yola çıkmamız

463 km     14 saat    

20   Colombiya'dan çıkmadan bir festival görelim heyecanıyla Cali'den sınır şehri olan Pasto'ya, "Siyahlar ve Beyazlar festivalinin son gününe yetişicek şekilde gitmemiz 

384 km     9 saat     

21  Festivalde bütün kıyafetlerimizi una buladıktan sonra sınırı geçmek üzere Pasto'dan sınır kenti Ipiales'e gidişimiz

86 km     2 saat     

22   Ipiales'den tam 6 saatte sınırı geçip Peru vizesini almak üzere direk Quito'ya gidecekken, haftasonu olduğunu farkedip Otavalo'daki meşhur pazarı görmek üzere yön değiştirip Otavalo'ya gidişimiz

150 km     3 saat

23  Peru vizesine başvurabilmek için Otavalo'dan Quito'ya gidişimiz

88 km     2 saat    

24   Vizeyi Quitodan 1 hafta uğraşmamıza rağmen hala alamadığımız için şansımızı bir de Guayaquil'de denemek üzere yola çıkışımız

390 km     10 saat      

25  Peru vizesini 3 hafta bekledikten sonra sonunda alabilmenin heyecanıyla bir otobüs, iki taksi, bir de dolmuş yolculuğu sonunda yolculuğumuzun en karmaşık en kaotik, herşeyin belirsiz olduğu sınırı geçerekten Tumbes'e varışımız

324 km     7 saat     

26 Gece geç saatlerde varabildiğimiz Tumbes'den güneye doğru herhangi bir yere iki saat boyunca otobüs aradıktan sonra tam pes etmişken Chiclayo'ya bir otobüs olduğunu öğrenmemiz ve kalan son iki koltuğu kapmamız

492 km     8 saat   

27  Taksicinin "otogar kapalı sizi daha uzaktakine götüreyim" diye kandırmasına kulak asmadan  otogara gidip son anda Trujillo otobüsüne yer bulmamız

206 km     4 saat    

28 Hiç bir otobüs şirketinde Lima'ya yer bulamadıktan sonra, sokaktan adam toplayarak otobüsü dolduran yol kenarı markasız otobüslerin üst katında (nedense otobüslerin üst katı daha ucuz.. yukarıda olması dışında bir farkı yok.. anlayamadık) kucağımızda bizi bırakmayan 5 yaşındaki minik kızla Lima'ya uzun yolculuğumuz

557 km    14 saat

29 Otogarı olmayan bir başkent olmasıyla bizi şaşırtan Lima'da bütün otobüs şirketlerini gezdikten sonra bulabildigiğimiz en uzak noktaya, Puno'ya doğru yola çıkışımız

1540 km    27 saat

30  Minibüslerle dünyanın en yüksek gölü olarak bilinen Titikaka gölü kenarındaki Puno'dan Perú Bolivia sınırı Desguadero'ya gidişimiz

239 km    4 saat

31  Saatlerce sınırda tartıştıktan sonra Selin'in Bolivya'ya girişine izin verilmeyince Arda Bolivya'ya Selin ise Perú'ya giriş yaptı ve beraber Patagonya için ucuz sıcak kıyafet almak üzere kaçak olarak 2 günlük Bolivia'nın başkenti (iki başkentinden biri) La Paz'a gidiş

86 km     2 saat
32 Selin Bolivia'da oldukları süre boyunca Perú'da göründüğü için tekrar dönmek zorunda kaldığımız Perú-Bolivia sınırından (desaguadero), Perú-Chile sınırına (Tacna) gece yolculuğumuz

374 km    8 saat

33 Perú'dan Chile'ye bütün kıtada ilk defa gördüğümüz ciddi bir sınırdan minibüsle geçişimiz. (Diğer sınırların hepsi çok laçkaydı, kimin ne yaptığı belli değil, hiç birşey kontrol edilmiyor, burda ise Bolivia'lılar ve Perú'lular istedikleri gibi Chile'ye giremesin ve meyve sebze getiremesin diye çok sıkı bir kontrol var.)
Tacna (Perú) - Arica (Chile)  sınır geçişi

56 km    2 saat

34 Ve otostop günlerimiz başladı.. 
Önce yolda kalan arkadaşlarını arabasını iple çekmek üzere (!) 75 km öteye giden adamın arabasıyla (bizi çölün ortasında bıraktı), sonra tıklım tıklım bir aradabada ekvatorlu bir aileyle, sonra da iki kamyon şoförüyle dünyanın en kurak çölü olan Atacama çölünün ortasındaki Antofagasta şehrinin dışındaki benzinliğe varmamız, ve Chile'de benzinliklerin otostopçuların kamp alanı olduğunu keşfetmemiz

711 km    13 saat

35 Victor diye otostopçuları seven bir adam ve de bizden önce aldığı, ağır aksanı dolayısıyla konuşmasından hiç birşey anlayamadığımız diğer otostopçu ile birlikte bütün gün yol alışımız 
Antofagasta - Vallenar

722 km    8 saat

36 Bize ülkesini anlatmaktan zevk duyan, bilgili, düzgün bir adamın (asker olduğunu söyleyince çok şaşırdık! ) arabasında saatlerce yol aldıktan sonra Santiago'da ingilizce öğreten iki Amerikalı kızın arabasında bizi bırakıcak yer bulamadıkları için Santiago'nun göbeğindeki bir benzin istasyonuna, burdan bizi kimse almaz derken, kendisi de otostop çektiği için derdimizi anlayan genç bir çocuk ile Santiago'nun güneyindeki bir sehir olan Rancagua'nın çıkışındaki çok büyük benzinliğe varıp çok mutlu oluşumuz.

746 km    13 saat

37 Çok sanslı otostop günleri geçirdikten sonra şansızlığımızın başladığı gün. O güzel benzinlikte olmamızın kıymetini bilemeyip yakındaki bir yere giden çok şapşal bir çift ile yolda benzinlik bulamayınca yol kenarında bırakılışımız, saatlerce bekledikten sonra burda hiç bir arabanın durmayacağını anlayıp bir minibüsle biraz ileri gidişimiz, ve sonunda bizi alan çok ilginç bir adamla tekrar yol kenarında hiç bir arabanın duramayacağı bir yere bırakılışımız

109 km    6 saat

38 Yine kötü bir durakta olduğumuz için biraz yürüdükten sonra penceresiz bir araba ile bir sonraki durağa kadar gidişimiz ama otostop için tekrar çok kötü bir nokta olduğundan tekrar minibüse binip bir benzinliğe ordan önce bir tamircinin arabasıyla sonra da karayolları personal minibüsüyle bir başka benzinliğe adım adım varmamız. En sonunda ise bütün yol neden Perú ve Bolivia'lıları sevmediğini anlatan kapitalist bir çiftçi ile Chillan denen bir sehir yakınlarına varışımız..

213 km    8 saat

39 Biraz şansız, bolca komik bir otostop günü daha.. Önce bir araba aldı yolumun üstünde dediği benzinlik karşımıza çıkmayınca yol kenarında bıraktı, 2 km benzinliğe yürüdük. Sonra bir tır aldı,  yanlış anlaşılma sonucu tekrar yol kenarında bırakıldık, tekrar 2 km yürüdük. Bir bira eşliğinde mola verdikten sonra bir arabaya daha bindik. Bu sefer “bırakıcağım yerin 2 km ötesinde benzinlik, ama çok kocaman yürümenize değer” dedi. Bu sefer kabul ederek bindik arabaya, ama 12 km ötede çıktı..  Kısa yol yapacak bir araç daha aldı bizi, daha ileriye bırakabiliriz dediler, ama artık tecrubelendik! “Hayır, sadece ilerideki benzinliğe kadar..”  Günün sonunda ise şık vanıylan turist almaya Pucon’a giden kel bir adam aldı, 200 km götürdü. Kararsız kaldık acaba onunla Pucon’a mı gitsek diye (Şili göller bölgesinde bir kasaba), ama yola devam.. Ushuaia’ya, “dünyanın sonuna” kadar..

274 km    8 saat 

40 Bütün yol boyunca bangır bangır Guns’n Roses ve Iron Maiden dinleyen 50’li yaşlarındaki Juan aldı bizi. Hırvat asıllı Yugoslavmış, ve bütün ailesi Türklerle savaşırken ölmüş. Türk olduğumuzu öğrenince huzursuzluğunu bir an gizleyemedi, ama keyfi kaçmadı, biz ise Türkler olarak ona yine uğursuz geldik.. Arabadayken babasının vefatını öğrendi. Sessiz sessiz Puerto Montt’a kadar bıraktı bizi..

350 km    5 saat

41 Şu ana kadar hep güneye güneye diye ilerlerken, burada şaşkın bir şekilde yolun bittiğini öğreniyoruz. Chile’den Ushuaia’ya yani kıtanın en güneyine geçiş yok. Bunun üzerine Argentina’ya geçmek üzere Osorno’ya otobüsle geri gidişimiz.

108 km    2 saat

42 Çılgın Argentina’lı kamyoncuyla başladık güne. Gaz tankeri kullandığından yolcu alması aslında yasak. O ise bizi sağolsun yolda bırakmadı, çantalarımızı treylere bağladı, ve yol boyunca minik ocağında su ısıtıp ısıtıp bize mate içirdi. Sınırdan kendiniz geçmeniz lazım ama yakın, yürüyebilirsiniz diye bizi bir şelalenin yanında bıraktı.  İndiğimizde ise etraftaki şapşal insanlar bize sınır 26 km sonra diyince yaklaşık 5 saat kadar otostop çektik. Sonunda 3 Chile’li kıza yalvardık nolur bizi sınıra bırakın dedik. Bindik arabalarına, yarım dakika sonra sınırdaydık..  Meğerse çok yakındaymışız.  Yaklaşık 4 saat de sınırın Chile tarafından Argentina tarafına geçmek için bekledik..  (yaklaşık 40 km sınırların arası) kimse almadı.. Sonunda tıklım tıklım arabadaki 3 kız bize acıdılar ve aldılar. Yer olmadığı için sadece Chile sınırına kadar bırakabildiler. Biraz yürüyüp kendimize kamp kuracak göl kenarı bir köşe bulduk tabii..

70 km    10 saat

43 Chile’ye geçecek olan arabaların sınırdan yemek sokamayacakları için bize hediye ettikleri yemekler ve meyveler ile bir güzel kahvaltımızı ettikten sonra biraz bekleme biraz yürüş ardından peşi sıra 5 arabayla Bariloche-El Bolson arasında Mapsa denen bir kasabaya (yolda Bariloche’de durup gezip hatta tripod alıp) vardık.

180 km    5 saat

44 Yavaş yeni evli biraz da sıkıcı bir çiftle El Bolson’a (Argentina’nın küçük bir hippi kasabası) varıp kalmaya karar verdik.

112 km    3 saat

45 Genç bir kızla El Bolson’dan çıktık. (Bir konserden bahsedip kafamızı karıştırdı, nerdeyse geri dönüyorduk.) yol kenarında bıraktı. Sonrasında ise kesinlikle araba kullanmaması gereken, zaten ilk defa kullanıyormuş gibi gözüken kadın, arkadaşı ve kızı ile korku dolu bir yolculuk sonu Esquel’e vardık.

159 km    7 saat

46 Bir baba oğulla 3 km ilerideki sapağa, orda 5 saat çok şiddetli (80km/saat) rüzgarda bekledikten sonra bir avcı aldı. Patagonya hayvanlarını bize anlata göstere Tecna denen bir kasabaya bıraktı. Birde yanımıza yolluk ki parça donmuş et verdi! Biraz ilerideki benzinlikte tam çadır kurmaya kalkacakken bizi 2 gün içerisinde 1000 kmden fazla götüren Edgardo’nun kamyonunda bulduk kendimizi. Uykusu gelene kadar gittik, yol kenarında Edgardo kamyonda, bizse kamyon önünde çadırımızda uyuduk

203 km    3 saat

47 Tüm gün Edgardo ile yola devam. Patagonya’nın uçsuz bucaksız çöllerinden saatlerce etrafımızd aynı manzarayı görerekten geçtik. Chile topraklarına varınca kendini evinde hisseden Chile’li şoför arkadaşımız Edgardo’nun kamyonun yanında bir gece daha geçirdik.

1278 km    18 saat

48 Edgardo ile 10 km daha gidip vedalaştıktan sonra Macellan boğazını çok tatlı, hikayemizi merakla dinleyen bir adam  ve Suburban jeepi ile geçtik. Argentina sınırına 120 km’mizin kaldığına sevinirken bizi alan Argentina’lı asi kamyoncunun yolun kalanının asfaltlanmadığını, çünkü burdan sonra Chile’lilerin yerleşimi olmadığını ve saat 20 km hızla 6 saatte tıngır mıngır gideceğimizi söylemesi üzerine Chile’lilere söylene söylene bol bol hoplaya zıplaya Argentina sınırına vardık.

152 km    8 saat

49 İki gün sınırda kalıp kendimize geldikten sonra (1 gece deniz kenarında kamp kurup 1 gece de sınırda yolculara ayırdıkları odada) önce bir Tırın rümorkunun üstünde sonra balık tutmaya giden filmden çıkma gibi bir karakterin arabasında sonra da gözleri parıl parıl parlayan, bize yol boyunca toronlarını, Patagonyayı ve buralarda yaşamanın nasıl olduğunu anlatan tonton amcanın arabasında her manzarada durup fotoğraf çekerek sonunda Ushuaia’ya, dünyanın en güneyindeki şehrine, “dünyanın sonuna” vardık.

348 km    5 saat

50 Tierra del Fuego denen Beagle kanalındaki etkileyici Park’a yürüyerek gidiş ve 4 gün sonra enteresan bir aile ile de dönüşümüz.

22 km    1 saat (gidiş – dönüş)

51 Artık dönüş yoluna (kuzeye gitmeye) başlamamızın garip hüznüyle Ushuaia çıkışına kadar bir pikapla, ordan da genç rastalı bir çocukla Rio Grande’ye varışımız

230 km    3 saat

52 Aynı noktada 2 güne yakın bekledikten sonra (bu arada Selin’in de geleceğini öğrenince üzülen yavşak kadınla şehrin içine, sonra da kendi de otostop çektiği için “sizi burdaki en iyi yere bırakıcam” diyen anlayışlı adamla zaten 1 gündür beklediğimiz noktaya geri vardığımızı eklemeliyiz) sonunda bizi alan bir arabayla şansımız döndü ve ardarda 4 arabayla hızlıca Punta Arenas’a varışımız.

417 km    45 saat

53 Çok konuşan, çok soru soran bir amcayla ve sonrasında genç, biraz da bize hayranlıkla bakan bir çocukla Puerto Natales’e varışımız

247 km    4 saat

54 Ukala, anlayışsız bir adamın arabası, ardından bize harita hediye eden iki tatlı Adam ve tavansız Land Rover’larıyla, ardından da Amerika’da yaşayan genç bir hintli çiftle büyüleyici Torres del Paine parkına varışımız ve bir hafta sonra bu masalımsı yerden içimizde büyük bir huzurla otobüsle Puerto Natales’e geri dönüşümüz

290 km    7 saat

55 Chile’nin başkenti Santiago’ya uçmak için Punta Arenas’a otobüsle geri dönüşümüz

247 km    3 saat

56 Uçsuz bucaksız patagonyadan tekrar kuzeye çıkmanın bize çok zaman kaybettireceğine, otobüsün ise çok pahallı olduğuna kanaat getirerek Santiago’ya uçmamız

2189 km    5 saat

57 Santiago’nun 2 saat uzaklığındaki tatlı sahil şehri Valparaiso’ya otobüsle gidiş – dönüşümüz

233 km    4 saat    (gidiş – dönüş)


58 Santiago telaşından kaçmak için once otobüsle Los Andes diye yakın bir kasabaya ordan “Yolda kalırsanız gelin akşam bize beklerim” diyen tatlı bir gençle ana yola, ordan da bizi alan çılgın görünümlü sakin, bol sigara içen kamyon şoförüyle sınırda bolca bekleyerekten Mendoza’ya varışımız

450 km    13 saat   

59 Bütün gün Mendoza’nın 40 km ilerisindeki benzinliğe varmaya çalışırken önce bizi yönlendirdikleri yanlış yoldan Fethiye’de arkadaşı olan artist bir paraşütçüyle geri şehire, ordan tatile giden tatlı genç bir çiftle 20 km, römorkunda havuç taşıyan  yardımsever amcalarla bir 10 km daha, ve sonunda gitmek istediğimiz benzinliğin güvenlik görevlisi ile bir 10 km daha yaparak bu kısa yolu bütün günde katettik. Ama artık cennete gelmiş gibi mutluyduk. Çünkü bu benzinlik Brezilya’lı kamyonların durduğu benzinlik, yani gitmek istediğimiz Brezilya sınırına kadar bizi bırakacak araba bulma şansımız var!

43 km    8 saat

60 Festivaller dolayısıyla yolların kamyonlara 2 günlük kapatılması sonucu bizim gideceğimiz yönde neredeyse hiç bir kamyonun geçmemesi, ve kendimizi cennette sanarken birden hayal kırıklığına uğrayıp bütün gün beklememiz, sonunda da 18 yaşlarında gencecik bir tır şoförünün arabasında sabah 4 e kadar yolculuğumuz. Rio Cuarto’ya

449 km    20 saat   

61 Fıkradan çıkma komik bir Brezilya’lı tır şoförüyle, koca çantalar kucağımızda, anlamadığımız bir dilde hikayeler dinleye dinleye Villa Maria’ya zorlu bir yolculuk. Şoför bütün yol Portekizce konuştuktan sonra, Selin’in “siz Brezilya’lısınız tabii..” yorumuna, “Aaa nasıl Brezilya’lı olduğumu anladın.. heeee plakam Brezilya plakası doğru ondan dimi?” diyebildi.. 

135 km    6 saat

62 Argentina’da otostop çekmenin çok da kolay olmadığına ve Rainbow partisine yetişmek istediğimizden zamanımızın fazla kalmadığına karar vererekten sabah 5 de Santa Fe’ye yolculuğumuz

298 km    5 saat

63 Santa Fe’Den Posadas’a yani Argentina’nın Paraguay sınırına varışımız

785 km    13 saat

64 Posadas’dan Dünya Rainbow buluşmasına gitmek üzere El Soberbio denen küçük kasabaya ordan da doğanın ortasında hiç bir yerleşimin olmadığı Puerto Paraiso (cennet kapısı)’na gidişimiz

243 km    6 saat

65 Brazil, Paraguay ve Argentina arasında kalan dünyanın en geniş şelaleri olarak bilinen Iguazú şelalelerini görmeye Puerto Iguazú’ya gittik. (3 km genişliğinde bir alan boyunca heryerden ama heryerde çok şiddetli su akıyor. Nefes kesici..)  

318 km    9 saat

66 Tren’le Buenos Aires’e gitmek için Posadas’a yaptığımız gece yolculuğu

306 km    5 saat

67 Bizim doğu ekspreslerine benzeyen, içinde iki gece uyuduğumuz, yol boyunca da vagondaki herkesle arkadaş olduğumuz Posadas – Buenos Aires tren yolculuğumuz
1008 km  33 saat