3 Mayıs 2011

Los Roques'e gitmek üzere Caracas'a dönüş

Otobüsümüzle sahilden son sürat ancak aylar sonra bir daha döneceğimizi düşündüğümüz Caracas’a doğru yol alıyordu.. Daha anlayamamıştık.. Caracas’tan çıkmak öyle kolay değil.. Şehrin tehlikeli sayılan bir mahallesinde hemen metronun önünde bıraktılar bizi. O arada polisin bir hırsızı yakalayışını görmemiz şans eseri mi, sıradan mı? Bilemiyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. İlk durak her zaman ki gibi İbrahim’in dükkanı. Sürpriz yapıyoruz, bizi görünce hem çok şaşırıyor hem de çok seviniyor. Lezzetli dürümleriyle midemizi bayram ettirdikten sonra Pınar’ın evine gidiyoruz. Evde evlerinden 2 yıl önce yola çıkmış iki Meksikalı ile tanışıyoruz. Ülkelerinden başlamışlar yola, flüt çalıp para kazanaraktan orta ve Güney Amerikayı geziyorlar. Çok keyif alıyoruz muhabbetlerinden ve bütün akşam Meksika’dan, Türkiye’den, Güney Amerika’dan bahsederek geçiyor. Aynı zamanda öğreniyoruz ki bizden bir kaç hafta önce aynı amaç uğruna yola çıkan arkadaşımız İlker Caracas’a varmış. Hemen ertesi gün buluşmalıyız. 

Caracas’ta gezme amacımız yok, bütün amacımız büyüleyici los Roques adalarına gidebilmek için bir yol bulmak. Ertesi gün planımızı İlker’e de açıyoruz :”Oğlum inanılmaz yerler, inanılmazz gelmelisin sende.” Ve ikna etmek tabii ki de çok zor olmuyor. Akşam bilet bulamadıkları için bir gece daha kalmak zorunda kalan Meksikalılar (Caracas’tan çıkmak zor! ), Pınar, İlker ve biz hep beraber cuba librelerimiz eşliğinde seyahat hayalleri kuruyoruz.

Alışveriş, çantaların hazırlanışı gibi detayları uzun uzun düşünüp ayarladıktan sonra Pınar’ın evinin önündeki mükemmel tavukçudan tavuklarımı da yemeği ihmal etmeyerek yollara düşüyoruz. Artık yeni bir yol arkadaşımız var, İlker. Ve çok heyecanlıyız çünkü los Roques’e gideceğiz. Daha nasıl gideceğimizi bizde bilemiyoruz, fakat gerekirse günlerce marinada bekleyip bizi götürecek bir tekne bulacağız. Çünkü oraya gitmeliyiz!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder