2 Mayıs 2011

Pasto

Cali de tüm eşyalarımızı yıkatmış matlarımızı onarmış bir şekilde son sürat Patagonya’ya ilerlemeyi planlarken Pasto’da denk geldiğimiz ‘Blancos y Negros’ (Siyahlar ve Beyazlar) festivalini es geçmedik. Festivalin olayı siyahları beyaza, beyazları siyaha boyayarak (köpük, un, şeker, kömür, boya gibi şeylerle) siyah ve beyazlar arasında bir fark olmadığını hatırlatmak. En çılgın festivallerden biriymiş bu. İstisnasız herkes birbirini boyuyor ve hiçbir kimsenin itiraz etme şansı yok. Öyle ki boyanmamış ne bir insan ne bir dükkan ne bir ilaç ne de bir polis, evet evet polis kalmıyor sokaklarda.. Kamyonetlerin üstüne yüklenmiş insanlar etraflarına sürekli olarak boya püskürtmekte.


Bizde otobüsten inip terminalden adımızı attığımız gibi payımızı alıyoruz. Hızlıca bir otele yerleşip sokağa atıyoruz kendimizi. Her yer ve herkes boya içinde. Biz de hemen spreylerden satın alarak kendimize biraz savunma sağlamaya çalışıyoruz, ama nafile. Gringo (gringo bu kıtada ABD’li insanlara verdikleri isim) gözüken birini affederler mi? Kalabalığın içine karışıyoruz. Herkes birbirine içki ikram ediyor. Her yer müzik, tanımadığımız bir sürü kişi ile dans ediyoruz. Evet, festival böyle bir şey olsa gerek. 

Neyse ki odamızda banyo var. Eşyalarımız tamamıyla boya olsa da en azından vücudumuzu temizleyebiliyoruz. Gün boyu gülmekten özellikle birbirimize gülmekten karnımız ağrımış halde.

Pasto kendini biraz daha Ekvator’a ait hisseden, And dağlarının ruhuna daha yakın, etrafı yemyeşil dağlarla çevrili bir yayla şehri. Ancak bizim bir gün daha geçirecek halimiz pek kalmadı, ayrıca önümüzde uzun bir yol var: sabah ilk otobüsle Ekvator’a geçmek için bu şehirden ayrılıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder