2 Mayıs 2011

Taganga

Santa Marta’dan Tayrona Milli Parkı’na gitmek isterken, Kolombiya’ya girdiğimizden itibaren delicesine devam eden, Cucuta’dan Bucaramanga’ya 7-8 saatlik yolu 3 günde almamıza sebep olan yağmur burada da karşımıza çıktı ve sonuç olarak parka giden herkesin beline kadar çamurda boğuşup, sahile ulaşamadığı haberiyle sürekli olarak parka gidişimizi ertelemeye başladık.

Kasabada, sahilin diğer tarafında bulduğumuz uygun fiyatlı acayip lezzetli menüsü olan bir restoranda yemek yerken, (platanolu ve sebzeli çorba, koca bir et, pilav, salata ve kızarmış tatlı platano, meyve suyu eşliğinde) Tayrona’ya gitmek için o gün gitmek için geç kaldığımız kararına varıp, bir yan balıkçı kasabası olan Taganga’ya gitmeye karar verdik. Uzunca bir yürüyüş, biraz alışveriş sonrası bindiğimiz bir minibüsle Taganga’ya vardık. Burası daha ufak, plajları Santa Marta’dan daha güzel, biraz turistik bir Olimpos gibi. Sahile inen taş sokakları, ilginç hostelleri ve 3-5 disko barı ile geçinen bu yerde en ucuz hostele gittik ve çadırımızı bahçesine kurduk.

Burada çadırın nasıl güzel bir olay olduğunu tekrar keşfettik aslında. Tüm hostel kalabalık halinde birarada yaşarken, biz bahçede keyfimizi sürdük. Kalanlar da daha çok Bodrum’un Gümbet eğlencesini tercih eden, uyuşturucu ile coşan Avrupalı tipler olunca, çadırımızda çok rahat ettik. Yağmur gece azıtınca, bulunduğumuz alan su doldu. Panik olan insanlar içeri gelmemizi büyük bir heyecanla önerseler de biz çadırımıza güvendik ve köşeleri su üstünde yüzmeye başlasa da içine su almadı.

Gündüz fransızlarla bir plaja gidip güneşlendik, biraz yüzdük, takıldık. Bol bol meyve alıp suyunu içtik, hostelin mutfağında menemenler pişirdik. Gecesi çok bi Bodrum kokunca, tam karşıdan batan güneşin batışını seyrettik ve tüm gece plajda yürüdük. Çok güzel bir geceydi bizim için.

Gün boyunca, boyum kadar hoparlörleri sokağa koyarak tam sesle müzik dinleyip bira içen Kolombiyalılarla dolu sokaklarda dolaştık, onlarınçılgın müziklerini ve çılgıncasına ayin yapan evanjelik kiliselerinin gürültü/müziğini dinledik ve Santa Marta’ya, artık bu sefer Tayrona’ya gidebilmek umuduyla geri döndük.

Ve anladık ki biz bu yolu; buraların yaşayışını, düşünüşünü, doğasını anlamak ve yaşamak için çıkmışız. Diğer turistlerle beraber parti yapıp eğlenmek için değil. Kendimizi diğerlerinden uzak hissetmek, başka şeylerin peşinde olduğumuzu görmek bizi yolculuğumuza daha bir başka motive etti Taganga’dan sonra.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder